Öncelikle sizi tanımak isteriz. Serra Taşköprü kimdir?
Açıkçası inanın ben de kendimden pek emin değilim. Kendimi keşfetme yolculuğuna çıkalı yıllar oldu ve anlıyorum ki bu yolculuk ömür boyu devam edecek. İşte kişisel gelişim denen şey de bu bir bakıma. İnsanların olumlu ve olumsuz önyargılarına bakarsak ve onların yorumlarını ele alırsak kimine göre aykırı ve abdal, kimine göre basit ve aptal, kimine göre zavallı bir hasta, kimine göre kötü ve günahkâr bir suçlu, kimine göre asil ve soylu... Kısacası bazıları için ceza, bazıları için ilham, bazıları için ders, bazıları için ödül, bazıları içinse bela!
Açıkçası ben bile kendimi tam olarak tanımamışken bana, hayatlarının hiçbir döneminde denk gelmemiş birtakım insanların hakaretleri ne kadar gerçekçi olabilir ki? Herkes dünyanın genelini etkisi altına almış kapitalist sistemin mağdurudur gerçekte. Kendini bu sistem dahilinde gerçekleştirme ve var edebilme yetisini kullanabilen çok az insan vardır. Ben de kaygı ve korkuları bir kenara bırakarak sistem dışı fikirlerle sisteme karşı direnme şansımı en iyi şekilde kullanmaya çalışan ve bu anlamda bir yaşam yolcusuna ilham olamasam da feyz olabilmeyi isteyen naçizane bir şahsiyetim. Önemli olan sistemin bize yitirtmeye çalıştığı maneviyatın yok olmasını engelleyebilecek güçte olduğumuzu bilmek. Yoksa materyalleşen, haz merkezli bir dürtü ve meta peşinde koşmak bu anlamda para dahil tüm maddi yani somut değerlerin kıskacında ve onlara hizmet edici olmak hiç de hümanistçe gelmemekte. Bob Marley demiştir ki; "Kişiliğim, hayatım hakkında konuşabilirsiniz. Fikir yürütebilirsiniz. Beni öyle böyle sanabilirsiniz ama emin olamazsınız. Sizin hakkımdaki yorumlarınız, sanmalarınız benim gerçekte ne olduğumu değiştirmez. Baktığım yeri söyleyebilirsiniz ama ne gördüğümü asla!”
Avukat olarak hizmet veriyor, aynı zamanda yazar olarak da tanınıyorsunuz. Sizi bu alanlara yönlendiren nedir?
Avukatlık belki de en başta insanın kendi haklarını koruyabilme ve bazı durumlarda kendini savunabilme sanatıdır. Avukatlık bir meslektir. Bir kişilik özelliği ve niteleme olarak görülmemelidir. Avukat hukuktaki temelde 3 ayaktan biri olan adalet sehpasının ayakta kalabilmesi için yapılan savunma ve temsil yetkisi olan meslek çalışanıdır. Avukatlar ağlar, kahkaha atar, öfkelenir, saçmalar vs. çünkü insandırlar. Avukatlar dürtülerden ve düşüncelerle duygulardan arınmış bir varlıkmış gibi gösterilmeye çalışılır dünya çapında. Oysaki her avukatın aile, sosyal, özel gibi birden fazla hayatı vardır. Bir avukattan mesleği dışında avukat olmasını beklemek “Sen ne biçim avukatsın Avukat böyle mi olur!” gibi olumsuz sözde tespitlerde bulunmak insan doğasına ve kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olup şiddet içermektedir. Hepimiz insanız hatta insanlıktan öte canlıyız. Mesleği icra ederken ayrı ancak mesleği icra dışında bambaşka biri de, hatta zıttı da olabiliriz. Mesela çok iyi rol yapan oyuncuların bazılarının meslek dışında çok çekingen vs. olması gibi. Kekemelik problemi yaşayan bir insan bir şarkıyı, hatta rap söylerken en ufak bir sorun yaşamıyor. Bir itirafta bulunmam gerekirse ben hukuku maddi kaygılar ve korkular neticesinde okudum. Avukatlığı ise hukuk mezununun en rahat şekilde unvan alabileceği bir meslek dalı olarak gördüm sınavsız ve stressiz. Ancak zamanla sevdim ve yıllar geçti. Yazarlığa gelirsek başıma gelen bir aşk kazası sonucu bu kazadan kurtulabilmek adına ilham almak için ona göre tez konusu seçtim ve iyileşmem için 3 kitap yazmam gerekti. Önce iyileştim sonra iyileştirmeler başladı. İçimdeki yazma tutkusu gitgide artmakta ve bana kendimi çok daha rahat ifade etme imkânı tanımakta.
Mesleğinizdeki en zor anınızı sorsak ne dersiniz?
Avukatlıkta zor olmayan an yok gibidir. Özellikle ceza ve aile hukuku gibi insan psikolojisi hatta toplum dinamiğinin olduğu alanlarda bir sürü zora sokucu anı biriktirebilirsiniz. Bir kere avukatlık karşı tarafa istisnai durumlar dışında empatik bakabileceğimiz bir meslek değildir ve bazen müvekkille özdeşleşme yaşamak da olasıdır. Ne kadar profesyonel olursak olalım, ne kadar yıllar geçmiş olursa olsun, ne kadar dosya baksak biz avukat unvanı olanlar, insanın kusurlu doğasından ve insaniyetten tamamen arınmış olamayız.
Bir avukat olarak ülkemizde şiddete gerekli cezaların verildiğini düşünüyor musunuz?
Cezalandırmak bana göre bir çözüm değil. Gerçekten ceza nedir ve miktarı yeterli midir diye sorarsanız miktar biçilemez çünkü vicdan muhakemesi yapılmadığı sürece müebbet hapis de olsa ne kişi ne toplum farkındalığa ulaşır. Önemli olan ıslah ve eğitim olup kişiyi cezalandırmaktan öte suç teşkil eden eylemlerin ve eylemsizliklerin önüne geçebilme olanağının psikolojik ve sosyolojik bazda tanınmasıdır. Muhakeme noktasında hem zihinsel hem psikolojik farkındalık oluşturmak en önemli suç önleyici müdahaledir. Yok sayma, dışlama ve damgalama da bir tür şiddet olmakla birlikte insanları suçlu hale dönüştürebilmekte yoğun, hatta kesin etkiye sahiptir.
Yeni çalışma ve projeleriniz nelerdir?
Dördüncü kitabımın hazırlığına başlamış bulunmakla sosyal medyada kendimi canlı kadavra olarak sunarak insanların nabzını bir nebze de olsa tutuyor ve kapitalist sisteme karşıt yani aykırı düşüncelerim ve duygularımla shitpost benzeri ancak olmayan yeni tarz bir post üretimi yapıyorum. Bana kimi zaman eşlik eden ve ilk planda destekleyen yegane sevdiğim olan Ercan Kurt ile çeşitli içerikler üretiyoruz. Hem mizah hem stratejinin bir arada olduğu ANTİSİSTEMİK AKIM adı altında Nonconformistpost çalışması yapıyoruz. Ben bu üretimin fikir canlısı, insanı olup Ercan Kurt desteğiyle çıtayı olabildiğince özgün, aykırı ve yüksek tutmaya gayret gösteriyoruz. Buradan 4. Kitap adını paylaşmak isterim : BENİ LİNÇ EDER MİSİNİZ?
Birkaç gizli mesajın ve mantığın olduğu içerikler umarım bir gün benimsenir.
Yorumlar
Kalan Karakter: