Gelecek dönem okullara ‘manevi danışman’ adı altında imam, vaiz ve Kur’an kursu hocası görevlendirilmesini öngören ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesine tepkiler sürüyor. Bugün Konak’ta bir araya gelen eğitim sendikaları ve sivil toplum kuruluşları projeye karşı olduklarını belirterek uygulamanın derhal kaldırılması gerektiğini bir kez daha haykırdı.
Kitlesel basın açıklamasına Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim İş), Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubeleri, Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği, Veli-Der, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Eğit Der, Latife Hanım Grubu, Konak Kent Konseyi, Geleceğim Ol Derneği, Çağdaş Eğitim ve Köy Enstitüleri Derneği, DİSK Emekli Sen Güzelbahçe Şubesi, 29 Ekim Kadınları Derneği Bayraklı Şubesi, Türkiye Emekli Subaylar Derneği, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu, Alevi Kültür Derneği ve siyasi partilerin temsilcileri katıldı.
‘GEÇEN YILLARI DAHİ MUMLA ARATAN BİR DÖNEM’
¨Eğitimde yaratılan karanlık tabloya karşı harekete geçiriyoruz¨ sözleriyle açıklamalarına başlayan Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim İş) İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım, ¨‘Daha kötüsü ne olabilir?’ sorusuna her yeni eğitim-öğretim döneminde ‘Bu kadar da olmaz’ dedirten iktidar, 2022-2023 eğitim öğretim yılında da bu geleneğini bozmamış, eğitimle geçen yılları dahi mumla aratan bir dönemi ülkeye yaşatmıştır. Bugün çocuklarımız okullarda musluklardan temiz olmayan suyu içip kantinden bir tost dahi alamazken kalabalık sınıflara mahkum edilmişken mesleki eğitim adı altında sermayeye çocuk işçi olarak sunulurken, ailesi zengin öğrenci ile yoksul öğrenci arasında makas daha da açılmışken eğitim emekçileri açlık sınırda ücretlere mahkum edilmişken 1 milyona yaklaşan atanamayan öğretmen varken şimdi bir de çocuklarımız eğitim dışı kurumların kucağına itilmeye çalışılmaktadır¨ dedi.
TEK TEK SESLENDİ: BU PROTOKOLLERİ REDDEDİN!
Eğitimde gerilileşme hamlelerinin 28 Mayıs seçimleri biter bitmez hızlandırıldığını ileri sürerek açıklamalarına devam eden Yıldırım, ¨İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilimizde devlet okullarına pedagoji eğitimi almamış din görevlisi gönderilmesi bunun en somut örneği olmuştur. Alanında uzman eğitimciler varken konuyla ilgisi olmayan kişileri ve yapıları eğitim sistemimize sokmak kamu kaynaklarını israf etmektedir. Eğitim İş olarak anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırı laik ve bilimsel eğitime taban tabana zıt ÇEDES protokolünü yargıya taşıdık. Bugün de burada ve tüm Türkiye’de eğitim dışı kurumlarla, gerici dernek ve vakıflarla imzalanan protokol ve projelere karşı ‘Çocuklarımızı korumak vatanı korumaktır’ anlayışıyla alanlardayız. Tüm yurttaşlarımıza sesleniyoruz, gelin bu protokolü birlikte reddedelim. Eğitime, geleceğimiz olan çocuklarımıza sahip çıkalım. Çünkü ÇEDES protokolü hukuksuzdur; anayasamıza, yasalara ve yönetmeliklere açıkça aykırıdır. Laik ve bilimsel eğitimle taban tabana zıttır. Eğitim ve öğretim eğitimcilerin işidir. Okul yöneticilerine sesleniyoruz: Okullardaki eğitim faaliyetinin yasal çerçevede yürütülmesi sizlerin sorumluluk alanınızdır. Koltuğunuza değil, onun arkasında asılı olan Başöğretmen’in resmine bakın ve bu protokolleri reddedin. Eğitim emekçilerine sesleniyoruz: Sevgili meslektaşlarımız, öğrencilerimiz bizlere Başöğretmen in emanetidir. Onları, laiklik karşıtı uygulamalara terk etmeyiniz! Kimsenin sizin dersinizi bölme, gasp etme, sizin dersinizden öğrenci çıkarma hakkı yoktur. Bu tür girişimleri her şeyden önce öğrencileriniz, sonra mesleki itibarınız için reddediniz! Velilerimize sesleniyoruz: Çocuklarınızın eğitim adı altında manen ve fiziken güvencede hissetmeyecekleri hiçbir uygulamayı kabul etmek zorunda değilsiniz. Onların geleceği için bu protokolü reddedin!¨ ifadelerini kullandı.
‘ÇÖZÜM İÇİN ADIM ATILMAZSA EYLEMLİLİĞİMİZ SÜRECEKTİR’
Son olarak, ¨Çocuklarımızın eşit ve nitelikli eğitim hakkının gasp edilmesine karşı durmak için, eğitim dışı kurumların, dernek maskesi takmış tarikatların sistematik olarak eğitime dahil edilme girişimlerine boyun eğmeyeceğimizi göstermek için, Tüm Türkiye’de alanlardayız! Eğitime ve çocuklarımıza sahip çıkıyoruz! Uyarıyoruz! Eğitimin memleketin en birincil meselesi olduğunu hatırlatıyor, uyarılarımız dikkate alınmaz ve eğitime dair sorunları çözümü için adım atılmazsa eylemliliğimizin artarak devam edeceğini ilan ediyor, tüm yurttaşlarımızı da destek vermeye davet ediyoruz! Bu mücadele aydınlanma mücadelesidir! Bu mücadele gelecek mücadelesidir! Bu mücadele hepimizin mücadelesidir!¨ diye konuştu.
ADD’DEN SAVCILARA ÇAĞRI!
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) İzmir Şube Başkanı Mübeccel Timaç, ¨Laiklik; demokrasinin olmazsa olmazı ve Cumhuriyet kubbemizin kilit taşı, ulusal birliğimizin, iç barışımızın ve bilimsel gelişmemizin en önemli güvencesidir, gözümüz gibi korunmalıdır. Atatürkçü Düşünce Derneği olarak, devletimizi yönetme yükümlülüğü üstlenmiş ve bürokratik kadroları anayasa ve yasalara uymaya, muhalefet partilerini konunun takipçisi olmaya, Milli Eğitim Bakanlığını adındaki “Milli” ve “Eğitim” sözcüklerinin anlamına uygun davranmaya, Cumhuriyet savcılarını da görevlerini yapmaya davet ediyoruz¨ ifadelerini kullandı.
‘HAZIRLADIĞIMIZ DİLEKÇELERİ ŞUBELERİMİZDEN ALABİLİRSİNİZ’
Veli Der İzmir Şubesi’nden Turan Özüçelik, ¨Eğitim üzerinden toplumu kuşatma ve kendi hegemonyasını kurma girişimlerine karşı mücadele yürütüyoruz. Biz çocuklarımıza ‘En kıymetlilerimiz’ diyoruz. Eğitim sistemimiz her geçen gün dinselleşme ve piyasalaşma kıskacı altına alınmıştır. Piyasalaşma eğitimin her basamakta, her aşamada parasallaşması ve para ile yürütülmesi anlamına gelir. Yani sözüm ona dinsellik kisvesi altında aslında yürütülmek istenen şey eğitimin tamamen kamusal niteliğinin yok edilmesi ve piyasalaştırılmasıdır. Yıllardır haykırıyoruz: Çocuklardan ellerinizi çekin! Veliler, sizin izniniz ve onayı olmadan hiçbir proje gerçekleştirilemez. Öğrenci Veli Derneği olarak sizleri hazırladığımız dilekçeleri edinmeye ve okul yönetimlerini de ülkenin ortak geleceği için sorumluluk almaya davet ediyoruz¨ mesajı verdi.
‘ÜLKEMİZ GELECEĞİ İÇİN KAYGI VERİCİ’
Son olarak Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nden Merigül Keleş, ¨Pedagojik formasyonu olmayan imam, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı, Kuran kursu öğreticisi ve Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin eğitim-öğretim süreçlerine katılmaları çocukların psikolojik gelişimi için ciddi bir risk oluşturmaktadır. İlgili dersler Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde pedagojik formasyon eğitimi almış öğretmenler tarafından da verilebilecekken böylesine Anayasa’ya ve yasalara aykırı bir düzenlemeye gidilmesi ülkemizin geleceği adına kaygı vericidir. Milli Eğitim Bakanlığı’nı Anayasal ve yasal sorumluluklarını yerine getirmeye ve bu ağır yanlışlıklara son vermeye çağırıyoruz¨ diye konuştu.
Yorumlar
Kalan Karakter: