Bu kitap okura başka bir yaşam, başka bir beden ve farklı bir hayati sistem sunuyor. Okuyanlara hayal güçlerini genişletme faydası da sağlayan eser kitap satan her yerde okurunu bekliyor ve günümüz bütün sorunlarına da değinmeden etmiyor.
Kadın cinayetleri, sağlık çalışmalarına yönelik şiddet gibi üzücü olayları da ele alan eser konunun derinine iniyor ve bu gibi kabul edilmez cinayetleri işleyenlerin ruhunda bulunan zehirli sarmaşığı gün yüzüne çıkarıyor.
TEK ZAMAN'I OKUYANLAR HAYAL GÜCÜNÜ GENİŞLETİRKEN TARİHİ VE FELSEFEYİ DE PEKİYİYLE GEÇİYOR
Tarih, psikolojisi, felsefe gibi meraklı olduğu ve araştırdığı alanları eserlerine de taşıyarak bilgi dolu çalışmalar ortaya çıkaran Semra Aksoy hız kesmeden çalışmalarını sürdürüyor ve okurunu yalnız bırakmama isteği onu üretmeye teşvik ediyor.
Semra Aksoy kimdir?
1974 yılında Dinar’da doğdum. Evde herkesin kafasını ütüleyecek kadar konuşkan, okulda ve dışarıda ise sessiz ve çekingen bir çocuktum. O yaşlarda bile dünyaya, ülke siyasetine ilgi duyan, büyüklerin konuşmalarını dikkatle dinleyen bir çocuktum. Malum çocukluk yaşlarım ülkenin siyasi olarak çalkantılı dönemlerine denk geliyordu ve benim ailemde de birbirinden farklı fikirleri ateşli şekilde savunan büyüklerim vardı. Onları dinlemek söylediklerinden sonuçlar çıkarmak düşünce dünyamın o yaşlarda şekillenmeye başlamasına sebep oldu. Bunun dışında en çok yapmayı sevdiğim şeyler kuzenlerimle, arkadaşlarımla oyunlar oynamak ve her fırsat bulduğumda bir köşeye çekilip kitap okumaktı. O yaşlarda en sevdiğim yazar Jule Verne’di. Gençliğim de Hukuk Fakültesini kazandıktan sonraki üniversite yıllarım da yine bolca okuyarak, düşünerek, tartışarak ve sorgulayarak geçti denebilir. Okuldan sonra kurumsal bir şirkette avukatlık yapmaya başladım. Uzun yıllar çalıştıktan sonra 2017’de serbest olarak avukatlık yapmaya başladım. Halen de faal olarak avukatlık yapmaya devam ediyorum.
Yazarlık hayatınız nasıl başladı? Size öncülük eden bir isim var mı?
Yazarlık serüvenim 2016 yılında başladı. Çok gariptir ki, öncesinde kitap yazma fikri aklımın ucundan bile geçmemişti. Okumak bana olağanüstü keyif veriyordu. Dünyaca ünlü yazarlarımız Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Zülfü Livaneli, Ayşe Kulin yabancı yazarlardan; tabii ki, Tolstoy, Puşkin, Dickens, Ursula Le Guin, Marguez, Virginia Woolf, Jack London ve isimlerini sayamadığım daha pek çok yazarın muhteşem eserlerini okumak kişiliğime, kimliğime paha biçilmez katkılar sundu. Bence okumak insanı her şeyden öte, farklı kültürleri tanıyıp anlamaya ve dünya insanı olmaya taşıyan en önemli basamak. O yüzden okuyan insan kötü olamaz. Mesela hayvana, doğaya yada başka bir insana kolay kolay zarar veremez. Savaşların neden gerekli olduğunu anlayamaz mesela. Çünkü insanlığın ortak paydalarını bilir. Dili, dini, kültürü ne olursa olsun her insanın acılarının, sevinçlerinin, kaygılarının, ihtiyaçlarının ve çıkmazlarının, zayıflıklarının ve kırılganlıklarının ortak olduğunu bilir. Penceresi geniştir. Seçenekleri ve çözümleri fazladır. Bu yüzden maalesef ülkemizde zaten az olan ve özellikle de son yıllarda teknoloji sebebiyle yitirilen okuma alışkanlığının yeniden kazandırılması gelecek kuşaklar içinde hayati önem taşımaktadır.
TEK ZAMAN RAFTA BİR NUMARA BEYAZ PERDEDE GÖRÜLMESİ YAKIN BİR RÜYA
Tek Zaman raflarda, sosyal medyada ve bookstagram sayfalarında aranan kitap olduğu gibi yönetmen ve yapımcıları da heyecanlandırıyor. Beyaz perdeye uyarlanması konusunda okurlarının ısrarlı tavırlarını sabırla dinleyen Aksoy bu gelen yorum ve düşüncelere sevinse de ince eleyip sık dokuma isteğinden dolayı gelen teklifleri bekletiyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: