Hannah Mossman Moore'a 14 Ocak 2018 günü gelen ilk e-posta oldukça kısa ve netti.
E-postanın konu kısmında büyük harflerle "ÇEVRİMİÇİ İTİBAR YÖNETİMİ" yazıyordu. O sırada 25 yaşında olan Hannah, meraklanıp e-postayı okumaya başladığında tüyler ürpertici bir tehditle karşılaştı.
Gönderen kişi, genç kadının e-postalarının, mesajlarının, sosyal medya paylaşımlarının kısacası internetteki tüm faaliyetlerinin o andan itibaren başka birinin kontrolü altında olacağını belirtiyordu. Hannah, e-posta hesabının korsanların eline geçmiş olabileceğini düşündü.
Halbuki gerçek bundan çok daha korkunçtu. Bir takı tasarımcısı olan Hannah, ilerleyen aylarda bir e-posta, mesaj ve arama seli altında kalacak, 20'li yaşlarının büyük bir kısmını bu işle uğraşarak geçirecek, başındaki belanın tüm ailesine, arkadaşlarına ve işverenlerine sıçramasına şahit olacaktı.
Kaçmak işe yaramıyordu. Hannah, yeni e-posta adresleri ve telefon numaraları alıyor ama "korsan" eninde sonunda yine izini buluyordu. Hatta e-postalar zamanla cinsel içerikli, kadın düşmanı tehditlere dönüşecek ve Hannah evinden bile çıkamaz hale gelecekti.
Hannah'nın yaşadıkları, babasının eski eşi olan araştırmacı gazeteci Carole Cadwalladr'ın hazırladığı ve BBC'de yayınlanan bir podcast'e konu oldu. Hannah'nın da sunucuları arasında yer aldığı "Stalked" isimli podcast'te anlatılanlar, dinleyicilerin tüylerini ürpertti. Bugün 32 yaşında olan Hannah, başından geçenleri ve hayatını yaşanmaz hale getiren kişiyi bulmak için verdiği mücadeleyi bütün çıplaklığıyla anlattı.
Hannah, Daily Mail'e yaptığı açıklamada, "Stalking yani ısrarlı takip deyince sokağın karşısında durup kapınızı izleyen biri geliyor akla. Ancak sanal takip de aynı etkiye sahip. Bir kadın bu yaşananları 'ağır çekimde cinayet' olarak nitelendirmiş çünkü hayatınızın her alanı sinsice kontrol altına alınıyor. Asıl korkutucu olan da ne biliyor musunuz? Bunlar benim başıma geldi ama hikâye aslında benden çok öteye uzanıyor. Çünkü bunu herkes, özellikle de kırılgan durumdaki genç kadınlar kolayca yaşayabilir" ifadelerini kullandı.
HER ŞEY 2015 YILINDA BAŞLADI
Aslına bakılırsa Hannah için her şey 2015 yılında katıldığı Londra Moda Haftası'nda başladı. Henüz 23 yaşında olan Hannah, Edinburgh Üniversitesi felsefe bölümünden yeni mezun olmuştu ve ilk kez böyle bir ortama giriyordu.
Önemli bir mücevher markasında staja başlaması Hannah'yı hayallerine bir değil birkaç adım yaklaştırmıştı. Londra Moda Haftası'nda etrafının tanınmış moda editörleriyle, tasarımcılarla ve ünlülerle çevrili olması genç kadını çok heyecanlandırıyordu.
Ne var ki Hannah birkaç yıl sonra yaşayacağı kâbusun temellerinin atılmakta olduğundan habersizdi. Çektiği masum bir selfie'nin, dört yıl boyunca hayatının cehenneme dönüşmesine yol açacağını bilemezdi.
Londra Moda Haftası sırasında Hannah, bir arkadaşının yanında tanımadığı bir erkek gördü. Bu kişi 40'lı yaşlarının sonunda 50'li yaşlarının başında görünüyordu. Üzerinde pahalı bir parfüm kokusu ve değişik bir "hava" vardı.
Hannah ise o sırada potansiyel müşterilerle tanışabilmek için tasarımcıların standları arasında dolaşıyordu. Gizemli adamın da bir müşteri olabileceğini düşünen Hannah, yanına gidip kendini tanıttı.
HANNAH ARADIĞI AKIL HOCASINI BULMUŞTU
Podcast'te anlatıldığına göre adamın adı Kin Hung'du. Hannah adamı görür görmez çok etkileyici bulduğunu belirterek, "Arkadaşımla birlikte yanıma geldi. Bana Asya'daki tüm alıcılarla bağlantıları olduğunu ve moda dünyasında önemli bir insan olduğunu anlattı. Kılığı kıyafeti yerindeydi, herkesi tanıyordu ve çok özgüvenli görünüyordu" ifadelerini kullandı.
Hong Konglu olan Kin, Hannah'ya "Daha sonra görüşelim" deyip ve genç kadını VIP salonuna davet etti. Görüşme sırasında arkadaş olan ikili birlikte güzel bir selfie de çekti. Kin, Hannah'dan fotoğrafı kendisine de göndermesini istemiş ve e-posta adresini vermişti.
Bu durum Hannah'ya zararsız görünse de yıllar sürecek işkence ve üzüntülerin başlangıcıydı. Carole, "Kin'le olan bağlantısı nedeniyle bir grup tuhaf karakter ya da korsan Hannah'yla bağlantı kurmaya başladı" derken Hannah da "Keşke o an biri bana 'Yapma' diyebilseydi" ifadelerini kullandı.
Kin'in yakınlığı arttıkça Hannah'nın önünde yeni kapılar açılıyordu. Stajyer olarak ayak işleri yaparken bir anda prestijli defilelerin ön sıralarında oturmaya başlamıştı.
Hannah, "E-posta yoluyla haberleşiyorduk. Halimi hatırımı soruyor bana tavsiyeler veriyordu. Sektörü bilen yaşça büyük birinin yanımda olması bana kendimi iyi hissettiriyordu. Ama benden hoşlandığının da farkındaydım. Gerçekten iyi anlaşıyorduk. Güzel bir bağımız vardı. Birlikte eğleniyor, birbirimizi güldürüyorduk. Ben bu ilişkiyi arkadaşlığa dönüştürebileceğimi düşünüyordum. Bir mücevher firmasında stajyer olmak, heyecan verici toplantılara girmek değil başkalarına kahve getirmek demekti. Ancak bir anda Kin bana inanmış, akıl hocalığı yapmak istemişti ve bu çok güzel bir histi" diye anlattı o günleri.
İLK GARİP MESAJ NİSAN 2016'DA GELDİ
Nisan 2016'da Kin'in adresinden bir e-posta aldı Hannah. Ancak e-postayı yazan kişi Kin değildi, adamın kız arkadaşı olduğunu söyleyen bir kişiydi.
"Kız arkadaşı olduğunu ilk kez duyuyordum. Hiç böyle bir şeyden bahsetmemişti. Hiçbir zaman yanında biri olmazdı. Her zaman müsaitti" diyen Hannah, bu e-postaya yanıt verdiğinde, Kin'in sevgilisi olduğunu iddia eden birçok kişiden daha e-postalar yağmaya başladı.
Kin ise Hannah'ya hack'lendiğini ve bu tuhaf mesajları göz ardı etmesini söyledi. Zaten e-postalar da kısa süre içinde sona erdi.
Hannah, "'Of çok fena' diye düşündüm. Hiç birilerinin hesabınızı ele geçirip başkalarına e-posta gönderdiğini duymamıştım. Bunun ağır bir saldırı olduğunu düşünmüş ve Kin için üzülmüştüm" dedi.
24 yaşına girince Hannah, başka bir mücevher şirketinde başka bir staj imkânı buldu ve Sri Lanka'ya taşındı. Bu nedenle Kin'le koptular. Ancak Hannah, Dang hummasına yakalanınca Birleşik Krallık'a geri dönmek zorunda kaldı.
Hannah hastanedeyken Kin de hayatına geri döndü. Genç kadını sık sık ziyaret ediyor, hatta çorba bile getiriyordu. Hannah sağlığına yeniden kavuşunca ikili yeniden eskisi gibi birlikte defilelere ve özel etkinliklere gitmeye başladı.
HANNAH DURUMU DOĞAL KARŞILAMAYA BAŞLAMIŞTI
Ancak Kasım 2017'de Kin bir kez daha hack'lendi ve Hannah'ya "KİM OLDUĞUNU VE NE KADAR PARASI OLDUĞUNU BİLMİYORSUN, DEĞİL Mİ HANIMEFENDİ? NEDEN KENDİNİ İNTERNETTEN SİLDİRMEK İÇİN O KADAR PARA HARCADIĞINI VE İZİNİ KAYBETTİRMEK İÇİN SAHTE BİLGİLER EKLETTİĞİNİ? O BİZİ HAFİFE ALDI" diye bir e-posta gönderildi.
Bu aşamada Hannah, Kin'in varlıklı biri olduğu için hack'lenmesini doğal karşılamaya başlamış ve e-postayı önemsememişti.
Ancak Kin olay nedeniyle gerilmiş gibiydi. Polise gideceğini belirterek Hannah'ya, "Emin ol senden bir şey gizlemiyorum" dedi.
Kin'in Hannah'yı bir sanat festivali için Florida'ya davet etmesi, ilişkilerinde bir dönüm noktası oldu. İki yıldır tanışıyorlardı ve Hannah bu fırsata adeta atlamıştı. Ancak ailesi oldukça endişeliydi.
Hannah'nın babası Dave, podcast'te, "Bir yanım endişeliydi ama bir yanım da fazla karışmak istemiyordu. Sonradan buna pişman oldum, keşke daha fazla karışsaydım" ifadelerini kullandı.
Carole da "Bana yolculuktan bahsettiğinde rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Yaşlı bir adamdı, Hannah ise çok gençti. Eminim neden onu durdurmadığımı merak ediyorsunuzdur. Keşke durdursaydım ama ben de 20'lerimin başlarında pervasız şeyler yapmıştım. Hannah bir yetişkindi ve bu seyahate gitme konusunda çok heyecanlıydı" dedi.
HANNAH HEMEN BİRLEŞİK KRALLIK'A DÖNDÜ
Seyahat sırasında Kin'e yine siber suçlulardan e-postalar gelmeye başladı. Önce bir grup yazışmasında kardeşi "Acil durum, annem soyuldu, kafasına vurdular" dedi. Ardından gelen mesajda Kin'den fidye istendiğini gören Hannah'nın tüyleri diken diken oldu.
Bu olaylar olurken Kin ve Hannah, sanat etkinliğinin yapıldığı Miami'de değil 160 kilometre uzaktaki Naples'taydı. Hannah mesajları görünce Miami'ye dönmek istese de Kin, "Güvenli değil" diyerek buna izin vermedi. O esnada Hannah'nın telefonuna da kimliği belirsiz kişilerden mesajlar yağmaya başladı. Diğer yandan Kin'in Hannah'ya karşı olan tavrı da "agresifleşmeye" başlamıştı.
Neyse ki Hannah'nın tek başına Miami'ye dönecek kadar parası vardı. Hemen yola çıkan genç kadın ertesi sabah Londra'ya döndü.
KIN DE YAZMAYI SÜRDÜRÜYORDU
Hannah, Kin'i hayatından çıkarıp bu defteri kapatmayı umuyordu ama durum daha da kötüleşecekti.
Hannah, İngiliz toprağına ayak basar basmaz Miami polisini aradı. Ancak Amerikalı polisler bu durumun Birleşik Krallık'ın sorunu olduğunu belirtti ve kendilerinden bir daha yanıt alınamadı.
Öte yandan Kin Hannah'ya mesajlar göndermeye başladı. Kin'e, "Senden saygı duyup benimle iletişim kurmayı bırakmanı istiyorum" mesajını gönderen Hannah, karşılığında, "Sahte bir kavga çıkardım. Korsanlar artık hayatımdan çıktığını düşünüyor. Güvendesin, artık sana bulaşmayacaklar" cevabını aldı. Kin ayrıca bir siber güvenlik firmasından destek aldığını da söyledi.
Ancak Hannah'ya e-postalar gelmeye devam ediyordu. Bir tanesinde, "Hanımefendi, biz ya sonsuza kadar gideceğiz ya da bir tıkla bulunduğun yer cehenneme dönecek" deniyordu.
Diğer yandan Kin de Hannah'ya yazmayı sürdürüyordu. Hannah, bu adamı hayatından çıkarmak istediğini kesin bir dille bildirmesine karşın Kin ısrarla e-posta gönderiyordu. Hatta bir keresinde "Ağzından çıkanlara dikkat et. Söylenen sözler affedilir ama unutulmaz" diye bir tehdit bile savurmuştu.
BBC'nin sorularını yanıtlayan Kin, hakkındaki iddiaların tamamını reddederek, "yalan ve tamamen mesnetsiz" olduklarını söyledi.
"HESABIMIN KONTROLÜ BENDE DEĞİL"
Florida seyahatinden sonra Kin e-posta yoluyla, Hannah'ya hediye ettiği eşyaları istemeye ve "Bana borcun var" demeye başladı. Hannah eşyaları götürmek için adres istese de yanıt vermiyor, genç kadını sıkıştırmaya devam ediyordu.
Nihayet Hannah'nın Kin'e gönderdiği e-postaya bir otomatik yanıt geldi. Yanıtta, "5 Ocak 2018'den beri hesabımın kontrolü bende değil, siber suçlular hesabımı ele geçirdi" deniyordu.
Hannah bunu görünce rahatlamak gibi bir hata yaptı çünkü o andan itibaren saldırganların kendisini hedef alan mesajları artmaya başladı.
Başka bir hesaptan çevrimiçi itibar yönetimi hizmetine kaydolduğu için teşekkür ediliyor, ödemelerin banka hesaplarından alınacağı belirtiliyordu. E-postaları gönderen kişiler Hannah'nın bütün kişisel bilgilerine hakimdi.
Diğer yandan sürekli sessiz telefonlar geliyordu. Hannah numarasını değiştirse de aramalar sona ermiyordu. Hatta saldırganlar, Hannah'nın telefon hattını kapattırmıştı. Telefon şirketini arayan Hannah, bu hamlenin kendi e-posta adresi üzerinden gönderilen bir talep üzerine yapıldığını öğrendi. Ardından Babalar Günü'nde saldırganlar Hannah'nın babasının telefon hattını da kapattırdı.
Hannah kafasını dinleme ümidiyle telefonsuz idare etmeye çalıştıysa da olmadı. Bu kez evinin kapısında sürekli paketler gelmeye başladı. Paketlerden bir tanesinin içinden şekerleme, oje ve bir restoran menüsü çıkmıştı.
"NASILSIN" SORUSUNA BİLE CEVAP VEREMEZ OLMUŞTU
Moralinin gittikçe bozulduğunu anlatan Hannah, "Bazen dışarı çıkmak için hazırlanıyor, panik yapıyor, çıkmayı erteliyor, en sonunda da çıkmaktan vazgeçiyordum. İnsanlar 'Nasılsın' dediklerinde ne cevap vereceğimi bilmiyordum" diye konuştu.
Hannah kurtulmak için babasının yanına taşındı ama yine çözüm olmadı. Paketler bu kez de Dave'in adresine gelmeye başlamıştı. Üstelik genç kadına babasının ağzından, "Beni ara, hastanedeyim" minvalinde e-postalar geliyordu. Bir diğer e-postada "Şu ana kadar gördüklerin hiçbir şey değil. Bunlar bizi zorlarsan olabileceklerin ön gösterimi. Bu seninle aramızda, sadece ikimiz" deniyordu.
Ardından Hannah'nın sosyal medya hesaplarını ele geçirip sahte profillerle çevresindekilere Hannah gibi mesajlar göndermeye başladılar. Bu taciz mesajlarının tonu gittikçe kötüleşiyordu. Hannah, "Evden çıkmaya, telefonu açmaya korkuyordum. Telefonum düşmanım olmuştu" diye konuştu. Yaşananları arkadaşlarına nasıl açıklayacağını bilmiyordu çünkü kendisi de anlayamıyordu. Arkadaşları da "Nasılsa gelmeyecek" diye düşünüp Hannah'yı davet etmeyi bırakmıştı.
Ne var ki Hannah, kendisine gönderilen e-postalarda bir ortak nokta fark etti. Bunların çoğu daha önce çalışmış olduğu küçük mücevher şirketine odaklanıyordu. Bazıları kötü bir İngilizceyle yazılmıştı ve gramer hataları doluydu.
Bunun üzerine Hannah eski işverenini aradı ve aldığı cevapla şoke oldu: Saldırganlar 3 aydır şirketle temas kuruyor ve maaşının ödenmediği gerekçesiyle dava açma tehdidinde bulunuyordu.
POLİSTEN ELİ BOŞ DÖNDÜ
Bunu duyan Hannah elinde sayfalar dolusu çıktıyla polisin yolunu tuttu. Saldırıların ardında Kin'in olduğunu düşünüyordu. Ancak polisten aldığı yanıt hiç iç açıcı değildi. Polisler ancak taciz uyarısı yapabileceklerini belirtmiş ve özetle "Tüm mesajları sil, göndereni de engelle" demişti. Ancak bu kanıtları ortadan kaldırmaktan başka bir işe yaramayacaktı.
Polise gittikten sonra Hannah'nın yaşadıkları daha da kötüleşti. Mesajlar yağmaya devam ediyordu. Üstelik cinsel içerikli tehditlere ve hakaretlere dönüşmüştü mesajlar ve sadece Hannah'ya değil erkek arkadaşına da gönderiliyordu.
Hannah'yı eskort olarak çalışıyor gibi gösteren birçok hesap da açılmıştı. Üstelik mesajları gönderen kişi Hannah'nın ne zaman nerede olduğunu en ince ayrıntısına kadar biliyordu.
Yeni bir sayfa açmak isteyen Hannah, 2019'da erkek arkadaşıyla yeniden Sri Lanka'ya taşındı ancak çevrimiçi saldırılar yakasını burada da bırakmadı.
TACİZLER BIÇAKLA KESİLMİŞ GİBİ KESİLDİ
Mart 2020'de Covid pandemisinin başlamasıyla Birleşik Krallık'a dönmeye karar veren Hannah'ya polisten dosyanın kapatılacağı haberi geldi.
Genç kadın artık tam bir umutsuzluğa kapılmıştı. Başındaki dertten asla kurtulamayacağını düşünüyordu. Kötüler kazansın istemiyordu ama her şeyin ona karşı olduğunu düşünüyordu.
Polis yetkilileri sonradan daha fazlasını yapabileceklerini kabul etti. Hannah gibilere yardım etmek için daha gelişmiş sistemler de uygulamaya kondu.
Nihayet 2021 sonbaharında Hannah yaşadıklarını Carole'a anlatmaya karar verdi. İki kadın olayları bir podcast'le dünyaya duyurma ve veri mühendisliği uzmanlarından yardım alarak mesajların arkasındaki kişinin maskesini düşürme planını yaptı.
Ancak o dönemde tuhaf bir şey oldu. Hannah, podcast'in ayrıntılarını konuşmak için Carole ve iki BBC yapımcısıyla bir WhatsApp grubu kurdu. BBC'yle görüşmelerin başlamasından sonraki 1 ay içinde bütün tacizler sona erdi. Hannah, 4 yıldır süren çilesinin bir anda bıçakla kesilmiş gibi sona erdiğine inanmakta güçlük çekiyordu.
KIN SUÇLAMALARI REDDEDİYOR
Peki bütün bu kâbusun arkasındaki kişi gerçekten Kin miydi?
Araştırmacılar kanıtlar üzerinde çalışmayı sürdürüyor, podcast de halen haftalık olarak yayınlanıyor. Bu sorunun cevabı halen bilinmese de Hannah ve Carole, Kin'in olayda bir parmağı olduğuna inanıyor.
Hannah, Daily Mail'e "Bence tüm oklar onu gösteriyor" dedi. Kin ve avukatları ise suçlamaları her seferinde kesin bir dille reddediyor.
Hannah sözlerini, "Zamanı geri çevirebilsem yaptığım birçok şeyi yapmazdım. Kin'le arkadaş olmaz ya da Miami seyahatine gitmezdim. Ama mesele bu işin bu yüzden başıma gelmiş olması değil, bu tür şeylerin herkesin başına gelebilecek olması" diye noktaladı.
Yorumlar
Kalan Karakter: