Bundan 59 sene önce BBC, dünyanın nasıl olacağını düşündüklerini sormak için bir grup çocukla bir araya geldi. Çocuklar, iklim değişikliğinden aşırı nüfusa ve teknolojik devrime kadar toplumun bugün karşı karşıya olduğu pek çok sorun hakkında uyarılarda bulundu.
1960'larda bilgisayarlar ve uzay uçuşları gibi teknolojik gelişmelerin artması hem gelecekle ilgili iyimserliğe hem de otomasyonun iş kaybına ve toplum üzerinde diğer olumsuz etkilere neden olacağı korkusuna yol açtı.
Bugün, teknoloji her zamankinden daha fazla hayatımızın bir parçası. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, özellikle 1980'lerden bu yana teknolojinin ABD'de yarattığından daha fazla işin yerini aldığını ortaya koydu.
‘ETRAFTA YETERİ KADAR İŞ OLMAYACAK’
Çocukların çoğu bunun olacağını tahmin ediyordu. Röportaj yapılan bir kız, “Her şeyden önce, bilgisayarlar ve otomasyon her şeyi ele geçiriyor. Ve 2000 yılında, etrafta yeteri kadar iş olmayacak. Sadece yüksek IQ'ya sahip, bilgisayar ve benzeri işlerde çalışabilecek insanlar için iş olacak. Diğer insanlar iş sahibi olamayacaklar, onlar için iş olmayacak” dedi.
Şimdi yapay zekâ çağında, 1960'lardaki korkuların çoğu geri döndü. Bu teknolojinin insan işçilerin yerini alıp alamayacağı sorusu şu anda toplumun en çok tartışılan konularından biri.
1960'lar aynı zamanda atom silahlarının yayılmasıyla da şekillenmişti ve bu konu, röportajlarda sık sık gündeme geldiğinden, bu çocukların üzerinde büyük bir baskı oluşturmuş gibi görünüyordu.
‘ATOM BOMBALARI ATILACAK’
Bir çocuk “Sanırım etrafa atom bombaları atılacak. Bunu durdurmak için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Bombalar ne kadar çok insana ulaşırsa, o kadar çok kişi bir gün onu kullanacak” dedi.
Hatta bazıları nükleer kıyamet korkularını dile getirdi.
Bir çocuk şunu söyledi: “Çılgın biri atom bombasını ele geçirecek ve dünyayı havaya uçuracak!”
Council on Foreign Relations'a (Dış İlişkiler Konseyi) göre, jeopolitik ilişkilerin giderek gerginleştiği günümüzde nükleer savaş riski de artıyor.
Bulletin of Atomic Scientists'e (Atom Bilimcileri Bülteni) göre, nükleer silahlarla ilgili cephaneliklerin modernizasyonu ve genişletilmesi, ortaya çıkan yeni yetenekler ve silah kontrol anlaşmalarının kaybı gibi endişeler 2024'te de devam etti ya da arttı.
Çocuklar, çevre tahribatı ve deniz seviyesinin yükselmesi gibi potansiyel olarak felakete yol açabilecek başka sorunlar da öngördü.
Bir çocuk, “Bence ülkenin bazı kısımlarını sadece rekreasyon için ayıracaklar ve büyük bloklar halinde yerleşim alanları oluşturacaklar. Bence bunlar muhtemelen çok çirkin olacak” diye konuştu.
Gerçekten de kentleşme ve sanayileşme vahşi doğayı yiyip bitirirken, doğal parklar ve yaban hayatı koruma alanları gibi korunan alanlar el değmeden kalan sayılı yerler oldu.
Bir başkası çocuk ise 1966 yılında şu tahminde bulundu: “Tüm uzay araçları, uydular ve yukarı çıkan her şey hava durumunu etkiliyor. Bence deniz yükselip İngiltere'nin bir kısmını kaplayacak ve geriye sadece adalar kalacak.”
Sputnik gibi uyduların yaygınlaşması deniz seviyesinin yükselmesinin bir nedeni değil, ancak bu çocuk insan kaynaklı küresel ısınma kavramı yaygın olarak anlaşılmadan çok önce iklim değişikliğinin en ciddi etkilerinden birini öngörmeyi başardı.
Çocuklar işaret ettikleri, insanlığın güvenliği ve refahına yönelik tüm gerçek tehditlere rağmen, küresel nüfusun kontrolsüz bir şekilde artmaya devam edeceğini düşünüyorlardı.
‘İNSANLAR DAİRELERDE ÜST ÜSTE YAŞAMAK ZORUNDA KALACAK’
Bir kız, “İnsanlar sıradan evlerde yaşayamazdı, çünkü bu çok fazla yer kaplardı. Dairelerde yaşamak zorunda kalacaklar, bu şekilde üst üste yığılacaklar. Evler oldukça küçük olacak ve her şey çok sıkışık olacak” diye tahmin yürüttü.
Bir başkası ise “Nüfus o kadar artacak ki herkes Sahra'da ya da deniz altında büyük kubbelerde yaşıyor olacak” dedi.
İnsanlık henüz su altı şehirleri ya da çölde devasa kubbeler inşa etmeye başlamamış olsa da herkesi sığdıracak alan bulmak giderek zorlaşıyor.
Birleşmiş Milletler'e göre, küresel nüfusun önümüzdeki 50 ila 60 yıl boyunca artmaya devam etmesi ve 2080'in ortalarında yaklaşık 10,3 milyara ulaşması bekleniyor. Ancak bu zirveye ulaştığında, yüzyılın başında kademeli olarak 10,2 milyara gerilemesi bekleniyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: