Aydınlanma ve bilinç yükselişi, insanlık tarihi boyunca, üzerinde sıkça kafa yorulmuş, içerik ve yöntemle ilgili de ateşli tartışmalara sahne olmuş bir konudur. Dünya tarihi, geleneksel ve yenilikçi bakış açılarının sürekli çarpıştığı ve yeryüzünün sorunlarına, çıkmazlarına herkesin kendi meşrebince çareler bulmaya çalıştığı hikayeler ile doludur.
İnsanoğlunun bilinci; bilinen tarihimiz boyunca sürekli iniş çıkışlar yaşamasına, bazı gelişme ve gerilemelere, hatta sarsıcı derecede iyi ve kötü olaylara tanıklık edilmiş olmasına rağmen, -dönemsel farklılıklar bir yana- ne yazık ki olaylar ve insan profilleri hep birbirini tekrar ede gelmiştir.
Örneğin; saf kötülüğü temsil edenlerin sadece insana değil; doğaya, hayvana ve bitkiye de zarar verme eğiliminde olduğu, tam tersi, doğasında iyilik bulunanların ise, Kainatta var olan her şeye saygı ve sevgi beslediği görülebilecektir. Gücü ele geçirmenin dayanılmaz cazibesi karşısında, merhametin ve vicdanın devrede olduğu durumlarla, buna kılıflar uydurmanın da yolları aynı görünmektedir. Bu durum maalesef bizi, ufak tefek farklar da olsa, aşağı yukarı aynı konuların etrafında hala dönmekte olduğumuz gerçeğiyle yüz yüze getirmektedir.
Teknolojik gelişmelere ve modernleşme gayretlerine rağmen, her şeyin çok daha iyiye gitmediği dikkate alınarak, doğru sanılanlar da dahil, bilinen her şeyi önümüze koyup yeni bir plana geçme gereği ortadadır.
2136 Ankara’sı üzerinden baktığım kurgu Dünyada, şimdiye kadar bildiğimiz yaşam algısı; kendimize, diğer canlılara, yaşamın kodlarına ve Kainata bakışımız bütünüyle değişmiştir ki ben de; insanlığın artık bu eşiği aşmaya şiddetle ihtiyacı olduğuna, “hakiki insan” onuruna yakışan bir yaşamı kurmaya gücü olduğuna, insan aklının ve kalbinin başka türlü bir yaşamı da yaratma kabiliyeti olduğuna inanmaktayım.
Tek eksik; herkesin buna, kendi bilincinden ve kendi hayatından başlaması gerektiğine olan inançtır. Zira yaşadığımız zamanda çoğunlukla, kurtuluş dış etkenlere bağlı sanılmaktadır. Dünyadaki işleyişin ve diğer insanların değişmesini umut etmek yada dünyadan veya dünya dışı alanlardan bir kurtarıcının gelişini beklemek, kolaycılık ve atalet yaratmasının yanı sıra, insanlığı büyük bir çıkmaza ve sonu gelmeyen bir beklentiye de sokmaktadır.
Kitap boyunca arka planda sessizce yürüyen amaç; geleceğin Gezegen üzerinde yaşayan tüm canlıların düşünce, karar ve hareketleri ile oluşacağına olan sarsılmaz inancımı diğer insanlarla da paylaşma ve hala vakit varken onlara hatırlatma isteğidir.
Bu kitap, bu hedefle yazılmış ilk kitap değildir. Okyanusta bir su damlası, bir çakıl taşıdır. Çağlar boyunca benzer alt ve üst amaçlar taşıyan; kurgu/kurgu dışı, yerli ve yabancı pek çok kıymetli eser insanlığa hediye edilmiştir. Yine de bu durum, kimseyi durdurmamalıdır. Esasen ben de, bu vesileyle inandığım amaca bir katkı sunmayı diledim.
En derin sevgilerimle…
Bu duygularla çağımız insanı, uzun ve teknik metinleri okumaktan pek de hoşlanmadığı için bilgiyi kurmacanın içine yerleştirmenin okuma ve anlama kolaylığı sağlayacağını düşündüm, hem masalsı hem öğretici olsun, toplumun tüm kesimlerine ulaşabilsin istedim, umarım hayal ettiğim gibi olmuştur.
Bazı kelimelerin yazım kuralları gereğince aslında küçük harfle yazılması gerekirken büyük harflerle başlamasını özellikle tercih ettim. Çünkü bu kitap; aslında ne kadar canlı ve değerli olduklarını yeterince fark edemediğimiz insan dışındaki bazı varlık türlerinin (Ağaç, Çiçek isimleri/türleri ile doğa kavramları Güneş, Göl, Toprak vs) her birinin eşsiz kimlik ve özellikleri olduğunu okuyucuya da hatırlatmak amacı taşımaktadır.
Diğer bir konu ise; bu kitabın serinin ilk kitabı olmasıdır. Çünkü kurgunun devamı zihnimde şekillenmekle birlikte, kişilikleri ve hayatları hakkında ilk kitapta fazlaca ayrıntı verilmeyen bazı karakterlerin hayatlarına (Suima -elementer kız, Manas –müzisyen, Satürnlü Peri. gibi) ve henüz gizemleri ortaya konmamış bazı olaylara (Mağaradaki kapılar, Zaman Odaları vs) daha yakından bakıp, ayrıca geçilmekte olan yeni boyutta bilincin yükselişinin devam etmesini de murad etmekteyim.
III-KARAKTERLER :
Aşağıda romandaki ana karakterlerin sırasıyla isimlerinin anlamlarına ve temel karakter özelliklerine yer verilmiştir.
ALİN (Yükselen Işık-Parlayan-Parıldayan) Geçmiş yolcusu/Rüyalar ve Vizyonlar üzerinden Dünyanın geçmişini şifalandırır.
CEYLİN (Cennet kapısı, cennete açılan kapı) Zaman mühendisi
TANAY (Şafaktaki Ay) Zaman mühendisi
BÜYÜKANNE Bilge/Şifacı.
MANAS (Kırgız Ulusal Destanı) Müzisyen /Doğa Seslerini kaydederek üzerine çaldığı ensturmanlarla besteler yapar/
ALAZ (Alev) Elementer insan, Hayvan dostu.
SUİMA (Eğitim) Elementer insan,
SAHARA (Çöl) Bitki Bilimci
ANNE Mimar, enerji mühendisi
YUSUF (Yakışıklı-Güzel) Bilge
ADAR (Ergenlik-Olgunluk) Uzay mekiği/Teknik Personel, Çağının Anarşisti,
YAŞAM Toprak Bilimci/ Gelişi Alin’e rüyalarla müjdelenen ruh eşi
Yorumlar
Kalan Karakter: