Öncelikle sizi tanımak isteriz. Abdullah Öztürk kimdir?
Abdullah Öztürk çiftçi bir ailenin yedinci çocuğu olarak Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı küçük bir köyde dünyaya geldi. Eğitimin ilkokul bölümünü kendi köyünde bitirdikten sonra çeşitli olaylardan dolayı eğitim hayatına 5 yıl ara vermek zorunda kaldı. Eğitim hayatı sekteye uğramış olsa da eğitimine nokta koymayı asla düşünmedi. 2011 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünden mezun oldu. 1 yıl ücretli öğretmenlik akabinde ise Suriye iç savaşı dolaysıyla ülkemize gelen Suriyeli mülteciler için açılan Nizip Çadırkentte büro görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2017 yılından beri ise sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfında sosyal incelemeci olarak görev yapmaktadır.
2022 yılında Gaziantep Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi alanından yüksek lisansını tamamladı.
Yazarlık kariyeriniz nasıl başladı?
Yazarlık kariyerim ortaokul yıllarında başladı diyebiliriz. Hep bir şeyler yazmak okumak, araştırmak gözlemlemek gibi bir heyecan içinde idim. Fakat o yıllarda maddi imkânsızlıklar ve bu denli hızlı iletişim olmadığı İçin hayallerimizi hep ötelemek zorunda kaldık. Teknoloji bu denli hızlı , canlı ve kolay değildi. Sanal dünya yok gibi bir şeydi. Bu yüzden de yayınevlerine ulaşmak editöryal destek almak imkansız gibi bir şeydi. Zaman ilerledikçe bir şeylere ulaşmak kolaylaştıkça yazmaya kaldığımız yerden devam etmeye karar verdim. Çevremdeki eğitimli ve şiir sevdalısı üstatları görerek okuyarak ilham aldım.
İlk şiir kitabımı deneme ve eleştiri amacıyla üniversite yıllarında bir matbaada bastırıp yakın çevremdeki insanlarla paylaştım. Bu onlardan gelecek eleştiriler doğrultusunda eksiklerimi görüp kendimi geliştirme adına idi. Çokta olumlu/olumsuz eleştiri aldığım söylenemez. Bu şekilde başladık yola.
Vakit Çok Geç adlı şiir kitabınızdan bahseder misiniz?
Kitabım yılların birikintisi olan bir eserdir. İçinde yaşanmışlıkların yer aldığı ve herkesin kendisinden bir şeyler bulacağını umduğum bir eser. Elbetteki eksiklerimiz olabilir dil sürçmelerimiz, yanlış anlaşılacak cümleler olabilir ama yine de her şeye rağmen uzun soluklu bir emeğin sonucunda şekil bulmuş, içinde şiirin her türlüsüne ev sahipliği yapmış bir eserdir. Zaten şiir de hayatın tasavvuru değil midir?
Vakit Çok Geç adlı kitabınızı okur gözüyle yorumlar mısınız?
Güzel bir eser olduğunu düşünüyorum. Son derece sade, anlaşılır bir dille yazıldığı, anlatmak istediklerini evirip çevirip okuyucuya karmaşık duygular yaşatmayacağı, gayet nezih bir eser olduğu kanaatindeyim. Alıp okumalarını ve varsa eksiklikleri eleştirel bir şekilde yorum ve fikirlerini sunmalarını isterim.
Eleştiri ne şekilde olursa olsun ( olumlu/olumsuz) yazarı köreltme değil bilakis kendini geliştirmesine olanak sağladığı inancındayım.
Vakit Çok Geç adlı kitabınızın ismi nereden geliyor?
Bazı şeyler için gerçekten zaman çok geç olabilir. Örneğin deprem sonrası depremi konuşmak, kaybettikten sonra anımsamak, yok olduktan sonra bulmaya çalışmak afakidir. İşte tam da bu noktada kitabın ismi meydana geldi.
Üniversite yıllarında bir gece vakti odadaki arkadaşların gecenin en uzak saatinde gürültü yapıp uykusuz kalmaya vesile olmasından kalemimden kağıda kelimeler, sonrasında ise cümle olup döküldüler. Kitabın ismi 2010 yılında 6 kişinin kaldığı küçücük bir KYK yurdunda ruh buldu.
Her zaman yanımda kağıt kalem ver gibi bir şeydir. Fiziksel olarak taşımazsak da teknoloji olarak o nimetten yararlanarak her an aklımıza düşen bir kelime bir cümle ile şiir meydana gelmiş oluyor ve hemen not edip sonrasında temize çekiyorum.
Ne acıdır, şiir 2010 yılında Maraş’ta yazıldı ve basımdan çıkma tarihi ise Maraş depremine denk geldi. Deprem dolaysıyla piyasaya çıkma tarihini yayınevi ile birlikte 1 marta erteledik.
Yeni çalışmalarınız nelerdir?
Yeni çalışmalar var tabii ki. Edebiyatın her alanında yarım kalmış yazılarım mevcuttur. Öykü, makale, şiir, kaybolan gelenekler.
Deprem dolaysıyla çalıştığım kurum ile insanüstü bir gayretle sürekli çalışıp deprem yaralarını hızlıca kapamaya çalıştığımızdan dolayı yazma işine biraz ara verdim ama nokta koymadım. Daha güzel projelerle okurların karşısına çıkacağımız günlerin özlemiyle yazıyorum.
Üstatlarımızla aynı konferans, şiir dinletileri, TV programlarında buluşmak en çok arzuladığım şeylerdendir. Ebediyete göçmüş ya da hâlâ yaşayan değerlerimize sahip çıkalım. Onların yazmış olduklarından faydalanalım sonra “Vakit Çok Geç” olabiliyor.
Konferans, şiir dinletileri, kitap fuarlarında okurlarla görüşmek dileğiyle. Üzerimde hakkı olan başta ailem, yakın çevrem, eğitim hayatımdaki öğretmenlerim, şiir üstatlarımız ( Aşık Veysel’ler, Abdurrahim Karakoçlar, Yunus Emre’ler vs.) kısacası yazmama vesile olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunmaktan onur ve gurur duyarım.
Yorumlar
Kalan Karakter: