Seçim çalışmaları ne yazık ki siyasi partilerin halka yapacaklarını, projelerini anlatma gereğini duymadan çamur atma, iftira ve şaibe yaratma çabaları ile devam ediyor.
On gün daha bu tür provokasyonlara katlanacağız da sonra ne olacak?
Atılan çamurların, söylenen yalanların, iftiraların ya da ekonomiyi kendi çıkarları uğruna mal ve hizmetlere özellikle çarşı pazara zam yaparak vatandaşı etkilemeye çalışanlara hesap sorulmayacak mı?
Bunca kargaşa yaratmanın sadece vatandaşa hizmet, daha güzel bir gelecek için yapıldığını kimse söylemesin. Daha güzel günler için bugünü karartmaya çalışmanın hiçbir haklı nedeni olamaz.
Maddi kazanımlar bazı girişimlerin yanında gerçekten anlamsız kalıyor aslında.
Bu ülkede mahkemeler var; suçlu ya da suç varsa o mahkemelerde belirlenir ve gerekli ceza verilir.
Ama meydanlarda HDP’li Saliha Aydeniz “Bu ülke demokratikleşecekse bunun yolu İmralı’nın kapısının açılmasından geçer” diyebiliyorsa.
Ya da PKK’lı Bese Hozat (Hülya Oran) Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğiz derken; “Önderliğin fiziki özgürlüğü için mücadele artık bütün dünyaya yayılıyor… Bu AKP-MHP faşist rejimi iktidarda kalırsa Türkiye’nin de geleceğinin ne olduğunu ortaya koyuyor. Bu bir iç savaşa çağrıdır..” diyebiliyorsa, hele Sırrı Sakık kapalı kapılar ardındaki konuşmaları açıklayın diyorsa.
Vatandaş olarak iyi düşünmek zorunda olduğumuz gibi, kapılar ardında söz verenlerin de seçim sonrasını çok daha iyi düşünmeleri gerekir.
Son günlerin en tehlikeli açıklamalarından biri de Sayın Kılıçdaroğlu’ndan geldi. Attığı Tweet ‘te yine kamu görevlilerini karalayan Sayın Kılıçdaroğlu şöyle diyor:” Son 10 güne 2 gün kaldı. Ben son uyarımı yapayım. Fahrettin Altun, Serhat ve ekip arkadaşları Çağatay ile Evren; anlaşmaya çalıştığınız dark web dünyası, sizi yabancı istihbaratın eline düşürür. Cambridge Analytica'cılık oynamak sizin kapasitenizi aşar çocuklar. SON UYARIMDIR!” demiş. Ne gariptir ki benzer bir tweet Fetöcü Tuna Bekleviç tarafından 20 Mart 2018 yılında atılmış Sayın Erdoğan’a: ”Danışmanlarınız 2017 yılında Londra merkezli “Cambridge Analytica şirketi ile ne görüştüler?” diye soruyor. Yine aynı Bekleviç tweet’e devamla: “C A şirketinin Dünya genelindeki tüm şaibeli seçimlerde parmağı olduğu ortaya çıkmıştır…” diye bu şirketin pisliklerini anlatıyor. Her şey anlaşılıyor da; Bu beş yıl önceki Fetö yalanı bugün niye hortlatılıyor? Özellikle Sayın Altun’a her önemli olay sonrası niye saldırılıyor?
Ankara’daki bir otelde konaklayan, Obama’ya digital seçim kampanyası yapan ABD li ekip ile Kılıçdaroğlu’nun (Benenson) Aralık 2022’de anlaştığı basında yer almıştı. Ayrıca bu şirketin Cambridge Analytica’cılık oynayarak 14 Mayıs seçimlerine nasıl müdahale ettiği de açıklanmıştı İddialar Sayın Kılıçdaroğlu’nun tweet’lerini yazanın da bu ajans olduğunu söylüyor.
Sayın Altun bu şirketi işaret ederek kendisine ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına “SON UYARIM” diye tweet Atan Kılıçdaroğlu’nu şöyle yanıtlıyor:“Sn. Kılıçdaroğlu’nun tweetlerini yazan AJANS’ın iftira niteliğinde ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti kamu görevlilerini açıktan hedef göstermekte bir beis görmemesi anlaşılabilir. Ancak, demokrasiyi içine sindirmiş hiçbir siyasetçinin dedikodu ve iftira siyasetine tevessül etmesi, devletin kamu görevlilerini isim isim zikrederek hedef göstermesi kabul edilemez…
Sayın Kılıçdaroğlu, Hatırlatmak isterim ki bu noktada sorumluluk, ülke dışından hizmet aldığınız AJANS’ınıza değil şahsınıza aittir.”
Ne yazık ki bu iftiraların, suçlamaların sonuçları birkaç yıl önce Sayın Özgür Özel’in “CHP li Belediyelerde her çiftçiye bedava traktör “ vaat etmesi sonrası, hani traktör diye sorulduğunda; “o çalıştığımız ajansın çarpıcı olsun diye yaptığı bir iş” diye geçiştirmesi gibi olamaz, olmamalı.
‘Söz verirken acele etme. Çünkü söz, namustur’ demiş Hz Ali. Bizim siyasetçiler için de geçerli mi acaba, ne dersiniz?
Yorumlar
Kalan Karakter: