HAYIRLI BAYRAMLAR DİLERİM.

İki yıla yakın bir zaman içinde, yeni bir hayat tarzı seçmek zorunda kaldık. 
Tüm alışkanlıklarımız ve hayat tarzımız değişti. 
Evden çıkamadık. 
Çocuklarımız, torunlarımız dahil, hiç bir yakınımızla bir araya gelemedik. 
Tek başımıza yeni bir hayatımız oluştu.
Ne bayram yapabildik, ne düğün, 
Ne hasta ziyaretlerine gidebildik, ne cenazelere katılabildik, ne taziye yapabildik. 
Ne Cuma kılabildik ne teravih… 
Ne hacca gidebildik, ne de ümreye… 
Ne kahveye gidip, oyun oynayabildik, ne sinemaya ne de tiyatroya gidebildik…
Özlemlerimizi telefonla gidermeye çalıştık. 
Tüm iş yerlerimiz kapatılmıştı. 
Adeta ev hapsindeydik. 
Eve öylesine bir alıştık ki, hiç bir nedenle dışarıya çıkmak içimizden gelmedi. 
***
Geçenlerde kızım Belçim, “baba yarın sabah seninle dışarıda kahvaltı yapacağız” dedi. 
Peki, dedim. 
Sabah; ben, kızım Belçim ve torunum Duru ile bahçe içinde çok güzel bir kahvaltı salonuna gittik. 
Şaşkın şaşkın etrafıma bakıyorum. 
"Kızım, bura nere? Ben kimim?" demeye başladım. 
Sanki yeniden dünyaya gelmiş ve yapılanlarla ilk defa tanışıyormuş gibiydim…
Kızım beni berberime götürdü. 
Aylardır traş bile olamamıştım. 
Sonra bir restorantta akşam yemeği yedik. 
Çok güzel bir gün yaşadık. 
İnşallah böyle devam eder.
***
Bizim yaşadıklarımızı tüm dünya insanları da yaşadı. 
Bu süreçte bir çok insan işini kaybetti. 
İnsanlar giderek yoksullaştı. 
Tekelci semaye kat be kat büyüdü. 
Acımasız zalim sistem, asgari ücretli milyonlarca insanı çalıştırarak emeklerini sömürdü. 
Şu an; işçileri, emekçileri ve ücretlileri bekleyen çok önemli bir felaketle karşı karşıya dır dünya… 
Bu felaket koruna virüsten daha tehlikelidir. 
Kapitasist sistemin nihai hedefine ulaşması demek dünyada zenginler ve yoksulların ayrışması demektir. 
Bu yol ayrımına gelmiş bulunmaktayız. 
Mevcut sistemin tek alternatifi var. 
O da İslami Ekonomik Sistem’dir. 
Dünyada değişimi sağlayabilecek tek lider ise ERDOĞAN’dır.
Erdoğanın dışında hiç kimse bu sistemi getirebilecek güç ve kabiliyete sahip değildir. 
Bu sistem dünya emekçilerini kölelikten kurtaracak  bir sistemdir. 
Aksi taktirde tüm dünya emekçileri köle olarak yaşamak zorunda kalacaklar. 
Tabii ki biz de aynı çaresizliğin içinde olacağız.
***
Değerli okurlarım, şükürler olsun ki bu salgını her anlamda çok iyi bir şekilde yönettik. 
Dünyada ilk on ülke seviyesindeyiz. 
Ülkemiz dim dik ayaktadır. 
Şer odaklarının ihanetlerine, kışkırtmalarına karşın, halkımız sağ duyuludur. 
İnsanların aç ve açıkta olduğu yalanını yayanlara diyorum ki; doğru diyorsunuz, insanlar açlıktan sahillere akın ettiler. Sahil kentleri tıka basa dolu. Yer bulmak mümkün değil. İnsanlar, ormanlık alanlarda çadır kurmaya başladılar. Bir arkadaşım, zekat verebilecek birilerini bulamadım. Dedi. Doğrudur. Çünkü, Devlet tüm ihtiyaç sahiplerinin sahibi olmuştur. Minnet duymamız lazım. Nankör olmamalıyız. Hemen hemen her gün bir felaketle karşılaşıyoruz. İşte Rize, Ardahan, Çanakkale, Edirne, Devletimiz tüm kurumları ile vatandaşının yaralarını sarıyor. Allah Devletimizin gücüne güç katsın. Yalancıları da açlığa mahkum etsin İnşallah.
Özgürlüğümüze kavuşmanın mutluluğu içindeyim. 
İnşallah herkes sorumlu davranarak, tamamen bu illetten kurtuluruz. 
Bu düşüncelerle, hayırlı bayramlar diler, bayramın size ailenize ve tüm insanlığa sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini dilerim.

Saygılarımla…

İDRİS ORTAKAYA