VİCDAN MUHASEBESİ YAPMALIYIZ….
Yayınlanma :
11.08.2021 12:28
Güncelleme
: 11.08.2021 12:28
Bu anlamda, yirmi yıllık geçmişimizin tahlilini yapmak istiyorum.
Sizlerden ricam; bu yazımı okuduktan sonra, kafanızı iki elinizin arasına koyarak düşünmenizdir.
Şu siyasi parti, bu siyasi parti, şu şahıs, bu şahıs olarak meseleye bakmadan çocuklarımızın, torunlarımızın, kısaca neslimizin yaşayabileceği cennet vatanımızdan başka bir hedefimiz olmamalıdır.
Yıllarca siyasetin içinde bulunan ve siyasi partinin hemen hemen her kademesinde görev yapan birisi olarak, particilikten nefret ettiğimi belirtmek isterim.
Siyasi yapıların içinde olumlu düşünceler olduğundan daha fazla olumsuzlukların da olduğu düşünülmeli…
İnsanlar tarafından yönetilen her işte, mutlaka, insan egosunu tatmin etme eylemleri de gerçekleşir.
Yani, hırsızlık, adam kayırma, liyakatsız insanların korunması, adaletsizlik gibi, insani olmayan davranışlar, dün de vardı, bugün de var, yarın da var olacak…
Bu çok önemli bir ahlaki sorundur.
Bunu çözemeyen toplumlar, bu olumsuzluklarla yaşamaya mahkumdurlar…
Çözülür mü?
Beşeri yasalarla çözümü mümkün değil...
İlahi yasalar yönetime gelirse çözülebilir.
***
Kur’an’da Yönetim ilkeleri ;
Herkese eşit mesafede olmak. " Adalet"
Tüm makamları geçici görmek. "Emanet"
Emaneti layık olana vermek. "Ehliyet"
Ortak akıl ile yönetmek. "Meşveret"
Şahsi menfaatini değil, kamu yararını gözetmek. "Maslahat"
Allahtan korkmak. "İnanmak"
Tüm yaradılanları sevmek. "Vicdan"
Komplekslerinden arınmak. "Temiz"
Bunları kim kaybetti de biz bulalım.
Bu anlamda, hiç umutlu değilim.
Her yöneticinin başına bir jandarma koysanız, jandarmayı da ortak ederek ahlaksızlık yaparlar…
Ama, yönetenlerin tamamı robotlardan oluşursa, o zaman, planlanılmış şekilde yönetiliriz.
***
Gelelim esas meseleye; 2002 yılına kadar, onlarca bankanın içi boşaltıldı, hatırlayın!
Zamanın Başbakanı Demirel'in ifadesi ile "yetmiş sente muhtacız" denilerek ekonomimiz İMF’ye teslim edildi.
Ekonomik anlamda emperyalizmin denetimine girdik.
Bizim bir ekonomi politikamız yoktu…
Onlar nasıl isterlerse biz, öyle yapmak zorundaydık…
***
Peki, siyasette durum nasıldı?
Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki illerimizin büyük bir bölümü PKK tarafından yönetiliyordu…
PKK’lı belediyelerin olduğu tüm il ve ilçelerimizde demokratik özgürlük ilan edilmiş vaziyetteydi…
PKK bölgede vergi topluyor, davalı olanların davasını çözüyor, her ile, her ilçeye ve her köye sorumlu tayin ediyor, kısacası bölgeyi PKK kontrol ediyordu.
Bizim devletimiz o bölgelerde göstermelik olarak gözüküyor, hiç bir şeye müdahil olamıyordu.
Devletin tüm makamları FETÖ tarafından yönetiliyor pozisyondaydı…
Emperyalizmin planı uygulanmış, ülkemizi ikiye, hatta üçe bölmüşler, her an bir dış askeri müdehale ile karşı karşıya bir pozisyonda idik... Hatta, Fetullah Gülen denen alçak, " Haçlıların ülkemizi işgal etmesinden korkmayın" Diyordu. Ülkemizin işgali için tüm altyapı oluşturulmuştu.
Bu şartlar içinde Erdoğan'ın partisi seçimi kazandı.
Hükümet kuruldu.
Cumhuriyet elden gidiyor diye, günlerce Cumhuriyet mitinkleri yapanlar, askeriyeye “gel yönetime el koy” deme noktasına kadar geldi.
Erdoğan başbakan oldu.
Tüm çevresi FETÖ’cülerle kuşatıldı.
Yatak odasına kadar dinleme cihazları yerleştirildi.
Nefes alışverişi dahi kontrol altındaydı.
Sabırla, azimle, inançla çalışmasını sürdüren Erdoğan her şeyin farkındaydı.
Bir yandan PKK’ya, diğer yandan FETÖ’ye taviz vermek zorunda kalmıştı.
Bu arada da Devlete egemen olmaya çalışıyordu.
Allah yardım etti, Erdoğan da başardı.
Başta İMF’ye olan borcunu ödedi.
İMF’yi kovdu.
Doğu ve Güneydoğu’da PKK’yı kazdıkları hendeklere gömdü.
FETÖ’ye karşı savaş açtı.
Halen bu alçak örgütün temizliği devam ediyor…
Ve, her gün onlarca FETÖ’cü yakalanıyor.
PKK’yı hem yurt içinde hem de yurt dışında yok etmeye çalıştı.
Çok önemli de mesafe aldı…
Şunu herkes bilmeli diye düşünüyorum…
ABD emperyalizminin maşaları olan DEAŞ, PKK ve FETÖ aynı merkezden yönetilen şer güçleridir.
***
Tüm bu yaşamış olduğumuz gerçekleri görmemek için ya kör olacaksın, ya da hain…
Türkiye şu anda bölgenin en güçlü ülkesidir.
Suriye’de, Irak’da, Libya’da, Azarbeycan’da, Katar’da ve bir çok Afrika ülkelerinde varlığını sürdürmektedir.
Süper güç konumuna gelmiştir.
Başta ABD sonra yerli uşakları, bu gelişmeyi hazmedememektedirler.
Öyle ki; “yangınları Erdoğan çıkardı” diyebilecek kadar alçaldılar.
Sel felaketleri Erdoğan'ın yüzünden oluyor, depremleri Erdoğan yaptırıyor, türü sözlerle, Erdoğan’ı devirme planları yapılıyor bu çevrelerce…
Ne yaparsanız yapın…
BAŞARAMAYACAKSINIZ…
***
Arkadaşlarım bana “senin Erdoğan’dan ne çıkarın var ki bu kadar ateşli savunucususun” diyorlar.
“Hani sen Devrimciydin, nasıl olur da Edroğanı desteklersin?” türünden sözlerle beni yeriyorlar…
Evet, ben Devrimciyim.
Ülkemin bağımsızlığı için, Emperyalizm ve uşakları ile bu güne kadar savaştım ve savaşmaya devam edeceğim.
Bana göre Erdoğan Dünyanın en büyük devrimcisidir.
Erdoğan’dan hiç bir şahsi çıkarım yoktur.
Tanışık bile değiliz.
Tek menfaatim, çocuklarımın, torunlarımın yaşayabilecekleri bağımsız bir Türkiye’de bu ülkenin vatandaşı olmak…
Bundan daha büyük bir çıkar olamaz. Erdoğan, bu ülke için çok büyük hizmetler yaptı. Hizmetlerinin hiç birini görmeyelim. 15 temmuz işgal girişimini canı pahasına, engellemek için, tüm vatandaşlarını ihanete karşı direnişe çağırdı. 15 temmuz kahramanları ile birlikte ülkemizin kurtuluşunu sağladı. Erdoğan olmasaydı, ülkemiz olmayacaktı. Bu yetmezmi?
Bu anlayış sizin için bir anlam ifade etmiyorsa, sizlere diyeceğim tek şey, Allah’dan, kör olan gözünüzün açılmasını, bir şey hissetmeyen kalbinizi hislendirmesini ve doğruyu bulmanız için feraset vermesini niyaz ederim..
Saygılarımla…
İDRİS OTAKAYA
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: